100 milyon yıl önce yaşadığı belirlenen ve benzersiz antenleriyle araştırmacıları şaşırtan 1,3 milimetrelik mini yaban arısının gizemini hiç kimse çözemiyor.Ölmüş ve bir kehribar yığınıyla kaplanmış olsa da, yeni bir mikro boyutlu yaban arısı türü bulundu ve oldukça ilginç antenleri var. Minik yaban arısı Myanmar’dan gelen bir kehribar parçasının içinde korunmuş olarak keşfedildi ve yaklaşık 100 milyon yıl önce Kretase döneminin ortasında yaşadığı düşünülüyor.
Araştırmacılar, bu örneğin tamamen yeni bir cins ve türün üyesi olduğuna karar verdiler ve Yunanca kafa (kara) ve yarık (diaphyodus) anlamına gelen kelimeler ve bilim insanı Sarada Krishnan’dan ilham alarak Carradiophyodus saradae olarak adlandırdılar.
1,3 milimetre boyutundaki bu örnek, artık soyu tükenmiş bir mikro yaban arısı ailesine ait. Ancak, uzunluğunun önemli bir kısmı, antenlerinin ucundaki gizemli, soğan benzeri yapılardan geliyor ve bu, günümüzde başka hiçbir mikro yaban arısında görülmeyen bir özellik.
Böceği tanımlayan çalışmanın başyazarı George Poinar, yaptığı açıklamada, “Bu tür anten yapılarına sahip hiçbir fosil veya mevcut böcek görmedik” dedi. Küçük boyutunun yanı sıra, “15 segmentli anteni, başının ortasındaki derin yarık ve kanat karakterleri onu diğer tüm mikro yabanarılarından ayırıyor.”
Araştırmacılar yaban arısının bu tuhaf vücut özelliğiyle nasıl uçabildiğinden de tam olarak emin değiller. Poinar, “Antenlere yapışan benzersiz, minyatür bulut benzeri yapılar, bu küçük parazit için kesinlikle bir rahatsızlık olmalı” diye bir hipotez öneriyor.
Poinar ve araştırmanın yazarlarından Fernando Vega, benzer yapıya sahip başka böceklerle karşılaştırılamadıkları için bu olağandışı özelliğin amacına ilişkin yalnızca tahminlerde bulunabiliyor.
Poinar, “Bunlar küçük bitki tohumları, bitki salgıları veya yaban arısının parazitlediği bir konakçının yumurtaları olabilir” diye bir teori sunuyor ve ekliyor: “Aynı kehribar parçasına gömülü bir erkek kabuklu bit bulunduğundan dolayı, mikro yaban arısının kabuklu bit parazitleştirmesi iyi bir ihtimal.”
Günümüzdeki pek çok mikro yaban arısı parazittir. İsimleri kendilerine belki de pek uygun olmayan peri sinekleri, Dünya’nın bilinen en küçük böceklerini içerir ve bunlar yumurtalarını diğer böceklerin vücutlarına bırakırlar.
Her ne kadar bu mikro yaban arılarının sahip olduğu tuhaf yapıların rolü henüz ortaya çıkarılmamış olsa da, Poinar, bu keşfin başlı başına değerli olduğunu vurguluyor: “Ne olursa olsun, bunları keşfetmek işimizi bu kadar ilginç ve zorlu kılan şeylerden biri: Soyu tükenmiş organizmalarda baskın, benzersiz özellikler bulmak.”
Araştırma Life dergisinde yayınlandı.
Ölmüş ve bir kehribar yığınıyla kaplanmış olsa da, yeni bir mikro boyutlu yaban arısı türü bulundu ve oldukça ilginç antenleri var. Minik yaban arısı Myanmar’dan gelen bir kehribar parçasının içinde korunmuş olarak keşfedildi ve yaklaşık 100 milyon yıl önce Kretase döneminin ortasında yaşadığı düşünülüyor.
Araştırmacılar, bu örneğin tamamen yeni bir cins ve türün üyesi olduğuna karar verdiler ve Yunanca kafa (kara) ve yarık (diaphyodus) anlamına gelen kelimeler ve bilim insanı Sarada Krishnan’dan ilham alarak Carradiophyodus saradae olarak adlandırdılar.
1,3 milimetre boyutundaki bu örnek, artık soyu tükenmiş bir mikro yaban arısı ailesine ait. Ancak, uzunluğunun önemli bir kısmı, antenlerinin ucundaki gizemli, soğan benzeri yapılardan geliyor ve bu, günümüzde başka hiçbir mikro yaban arısında görülmeyen bir özellik.
Böceği tanımlayan çalışmanın başyazarı George Poinar, yaptığı açıklamada, “Bu tür anten yapılarına sahip hiçbir fosil veya mevcut böcek görmedik” dedi. Küçük boyutunun yanı sıra, “15 segmentli anteni, başının ortasındaki derin yarık ve kanat karakterleri onu diğer tüm mikro yabanarılarından ayırıyor.”
Araştırmacılar yaban arısının bu tuhaf vücut özelliğiyle nasıl uçabildiğinden de tam olarak emin değiller. Poinar, “Antenlere yapışan benzersiz, minyatür bulut benzeri yapılar, bu küçük parazit için kesinlikle bir rahatsızlık olmalı” diye bir hipotez öneriyor.
Poinar ve araştırmanın yazarlarından Fernando Vega, benzer yapıya sahip başka böceklerle karşılaştırılamadıkları için bu olağandışı özelliğin amacına ilişkin yalnızca tahminlerde bulunabiliyor.
Poinar, “Bunlar küçük bitki tohumları, bitki salgıları veya yaban arısının parazitlediği bir konakçının yumurtaları olabilir” diye bir teori sunuyor ve ekliyor: “Aynı kehribar parçasına gömülü bir erkek kabuklu bit bulunduğundan dolayı, mikro yaban arısının kabuklu bit parazitleştirmesi iyi bir ihtimal.”
Günümüzdeki pek çok mikro yaban arısı parazittir. İsimleri kendilerine belki de pek uygun olmayan peri sinekleri, Dünya’nın bilinen en küçük böceklerini içerir ve bunlar yumurtalarını diğer böceklerin vücutlarına bırakırlar.
Her ne kadar bu mikro yaban arılarının sahip olduğu tuhaf yapıların rolü henüz ortaya çıkarılmamış olsa da, Poinar, bu keşfin başlı başına değerli olduğunu vurguluyor: “Ne olursa olsun, bunları keşfetmek işimizi bu kadar ilginç ve zorlu kılan şeylerden biri: Soyu tükenmiş organizmalarda baskın, benzersiz özellikler bulmak.”
Araştırma Life dergisinde yayınlandı.
0 Yorumlar